Araştırmaya katılanların yüzde 69’u, kariyerleri boyunca en az bir kez şiddet olayına tanıklık ettiklerini ya da bizzat yaşadıklarını belirtti.
Şiddet türleri arasında en sık karşılaşılan davranış yüzde 80 oranıyla bağırma olurken, katılımcıların yüzde 72’si tehdit, yüzde 59’u ise aşağılama yaşadığını ifade etti. Fiziksel şiddet oranı yüzde 25’e ulaştı ve dikkat çekici bir diğer veri ise sağlık çalışanlarının yüzde 10’unun kesici alet ya da ateşli silahla saldırıya uğradığını bildirmesi oldu.
Şiddet Sonrası Süreçlerde Ciddi Eksiklikler Var
Araştırmanın dikkat çeken bulgularından biri de olay sonrası süreçlerin işleyişine yönelik oldu. Şiddet olaylarına maruz kalan sağlık çalışanlarının büyük bir bölümü, yaşanan olaylardan sonra kayda değer bir adım atılmadığını belirtti. Saldırganların yakalandığını ve verilen cezaları yeterli bulanların oranı yalnızca yüzde 4’te kaldı. Beyaz Kod başvurusu yapan sağlıkçıların oranı ise yüzde 1 gibi oldukça düşük bir seviyede.
“Sağlıkta Şiddet, Toplum Sağlığını da Tehdit Ediyor”
Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şeker, araştırmanın sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, sağlıkta şiddetin sadece bireysel bir sorun olmadığını vurguladı. Şeker, çözümün çok paydaşlı ve eşgüdümlü bir iş birliği ile mümkün olabileceğinin altını çizerek şöyle konuştu:
“Bu sorun yalnızca hekimleri değil, doğrudan toplum sağlığını da etkiliyor. Hasta memnuniyetsizliğinden iletişim eksikliğine, eğitim yetersizliklerinden aşırı iş yüküne kadar birçok alanda eş zamanlı adımlar atılmalı. Sağlık Bakanlığı’nın öncülüğünde meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle etkin bir mücadele yürütülmelidir.”
Şeker ayrıca, hekimlik mesleğinin toplum nezdindeki itibarının yeniden güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Toplumun hekimlere olan güven ve saygısının yeniden tesis edilmesinin sağlık sisteminin geleceği açısından kritik öneme sahip olduğunu dile getirdi.
“Geleceğin Sağlıkçıları Şimdiden Umutsuz”
Özellikle tıp öğrencilerinin henüz eğitim aşamasında şiddetle tanışmasının ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirten Şeker, sözlerini şöyle tamamladı:
“Öğrencilik yıllarında yaşanan bu tür travmalar, genç sağlık profesyonellerinin mesleklerine olan bağlılıklarını sarsıyor. Bu durum uzun vadede, sağlık sisteminde insan kaynağı krizine yol açabilir. Böyle giderse, gelecekte bize bakacak hekim bulamayabiliriz.”