Ancak kadroya geçen işçiler, o günden bu yana toplu iş sözleşmelerinden (TİS) tam anlamıyla faydalanamamaktan, özlük ve mali haklarda memurlarla aralarında ciddi farklar olmasından şikâyetçi.
İşçiler, yıllardır aynı işi yaptıkları memurlardan daha düşük haklarla çalıştırıldıklarını dile getiriyor. Özellikle pandeminin etkisiyle artan ekonomik zorluklar, bu ayrımın daha da derinden hissedilmesine yol açtı. “Aynı iş, farklı statü, farklı hak” anlayışına son verilmesini isteyen işçiler, memur olma taleplerini yüksek sesle dile getiriyor.
TİS’ten Faydalanamadılar, Maddi Hakları Eksik Kaldı
2018’de yapılan düzenlemeyle kamuda taşeron olarak çalışan binlerce kişi daimi işçi statüsüne alındı. Ancak bu işçiler, mevcut Toplu İş Sözleşmesi’nden (TİS) tam anlamıyla faydalanamadı. Bu durum, kamu işçilerinin maaş ve sosyal haklarının memurlara göre eksik kalmasına neden oldu. Ekonomik kriz ve pandemi sürecinde yaşanan kayıpların ardından işçilerin sendikalara olan güveni de ciddi şekilde sarsıldı.
“Aynı İşi Yapıyoruz Ama Biz Neden Memur Olamıyoruz?”
Kamu işçileri, görev tanımları ve sorumlulukları memurlarla benzer olsa da farklı kanunlara tabi olmalarının adaletsizlik yarattığını belirtiyor. “Biz neden hep eksik haklara sahibiz?” sorusunun cevabını arayan işçiler, artık “Biz neden memur olmuyoruz?” sorusunu gündeme taşıyor.
Konuya ilişkin yapılan değerlendirmelerde; işçilerin daha kârlı olduğu, ikramiye, tediye, fazla mesai ve kıdem tazminatı gibi avantajlara sahip olduğu yönünde görüşler bulunuyor. Ancak çalışanlar, bu farkların artık tarihe karıştığını ifade ediyor.
Eskiden aldığımız kıdem tazminatıyla ev, araba alıyorduk. Şimdi 10 yıllık bir araç alabilirsek şükrediyoruz. Memurun maaşı bizim fazla mesaiyle bile yetişemeyeceğimiz noktada. İkramiyelerle, tediye ödemeleriyle bu açık kapanmıyor.
“İşçiye Tayin Yok, Eş Durumu Yok, Doğumda İzin Bile Kısıtlı”
İşçiler yalnızca ücret eşitsizliğinden değil, aynı zamanda sosyal haklardan da yoksun bırakıldıklarını dile getiriyor. Memurlara tanınan tayin, eş durumu ataması, doğum sonrası 24 ay ücretsiz izin gibi hakların kendilerine tanınmadığını belirten çalışanlar, bu farkların psikolojik ve ailevi sorunlara da yol açtığını aktarıyor. Doğum sonrası sadece 6 ay ücretsiz izin alabilen kadın işçiler, bunun neden “ücretsiz” olduğunun da sorgulanması gerektiğini söylüyor.
Yükseköğrenim yapmış işçilerin kariyer yollarının tıkanmış olması, yatay geçiş veya görevde yükselme hakkı tanınmaması da ayrı bir sorun olarak gösteriliyor.
“İki İkramiye ile Bu Uçurum Kapanmaz”
İşçiler, sendikaların bu hak mücadelesinde yetersiz kaldığını da dile getirerek, her ay bir günlük maaşın aidat olarak kesilmesine rağmen sendikal kazanımların yok denecek kadar az olduğunu ifade ediyor. Memurların aidatlarının daha düşük ve bir kısmının iade edildiğini belirten çalışanlar, bu durumun da adaletsizlik yarattığını söylüyor.
Yıllardır sendikalara bel bağladık ama artık bıktık. Aidat kesiliyor ama karşılığında alınamayan haklarla baş başa kalıyoruz.
Örnekler Var, Talepler Meşru
Kamu işçileri, daha önce benzer durumda olan kamu çalışanlarının memur statüsüne geçirilmesini örnek göstererek, kendileri için de benzer bir düzenleme yapılmasını talep ediyor. 2022 yılında KİT’lerde memur işi yapan işçilerin memuriyete geçirilmesi ve 2025 yılında Aile Bakanlığı’nda görev yapan ek dersli personelin 4/B statüsüne alınması, kamu işçileri için umut olmuş durumda.
“Madem örnekleri var, madem bu işin olur yolu var, o hâlde bu hakkın tanınmasından daha doğal bir şey yok.”
Kamu İşçisinin Ortak Talebi: Eşit İşe Eşit Hak
Taşerondan kadroya geçen ve yıllardır aynı iş yüküyle çalışan kamu işçileri artık ayrımcılığın son bulmasını istiyor. “Eşit işe eşit hak” ilkesinin hayata geçirilmesini isteyen çalışanlar, seslerini yetkililere duyurmayı hedefliyor. Talepleri ise net: “Memur gibi çalışıyorsak, memur gibi haklara sahip olmalıyız.”