İlan şartları “kişiye özel” olarak yorumlandı, torpil ve adaletsizlik iddiaları gündeme oturdu.
Lisans Şartı Yok, Dil Muafiyeti Var
İlan edilen pozisyon için öğretim görevlisi olacak kişide lisans mezuniyeti için herhangi bir bölüm şartı aranmazken, yüksek lisansın “Sağlık Hukuku” alanında yapılmış olması istendi. Başvuracak kişinin lisans mezunu olarak hangi bölümden geldiği ise önemsenmedi. Bu, müzik öğretmeninden iktisat mezununa kadar herkesin başvuru yapabileceği anlamına geliyor. Ayrıca yabancı dil şartı da tamamen muaf tutuldu.
Sadece Eğitim Araştırma Hastanesinde Çalışmış Olmak Yeterli
Tartışmaların odağındaki en dikkat çeken koşul ise tecrübeye ilişkin oldu. Başvuru yapacak kişiden, bir eğitim ve araştırma hastanesinde en az üç yıl çalışmış olması şartı arandı. Ancak hangi pozisyonda çalıştığına dair net bir tanım yapılmadı. Bu durum, kriterlerin belirli bir adayı tarif eder şekilde hazırlandığı yönünde eleştirilere yol açtı.
Tepkiler: “Bu Şartlarla Kimse Giremez, Ancak Biri Girsin Diye Açılmış”
Akademik camia ve sağlık sektörü çalışanları sosyal medyada duruma tepki gösterdi. Sağlık alanında onlarca yıllık tecrübeye sahip profesyonellerin dahi ilana başvuru yapamayacağına dikkat çekilirken, ilana özel olarak “bir kişiye yol açıldığı” iddiaları güç kazandı.
Uzmanlar: Üniversite Ciddiyetinden Uzak
Uzmanlar ve eğitim çevreleri, üniversitelerin kamu yararı ve akademik liyakat çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini vurguluyor. Eğitim kurumlarının, adrese teslim ilanlarla değil, nitelikli ve rekabetçi süreçlerle kadro oluşturması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Sonuç: Güven Kaybı ve İtibar Erozyonu
Bu ilan, sadece bir kadro atamasının ötesinde, akademik liyakat ve kamuya güven açısından da kaygı verici bulundu. Eğitim sistemine yönelik “neden dünya sıralamalarında gerideyiz” sorusunun yanıtı bir kez daha bu tip uygulamalarda gizli.